(...) Ne
ölümün yadsındığı ne de yaşamın doğrulandığı bir kör noktada. Burada
eylemsizlik (veya negatif eylem) en doğru şiirsel eyleme dönüşüyor:
gizemli laboratuvarlarda gece ve
gündüzleri
neşe iksirleri bulduğunu
söylediler
bulduğunu ama hiç içmediğini (“Sağ Kolunun Bütün Kemikleri”, s.
48)
İçilmeyen
iksirler ve sonuçlar için hareketsiz bekleyişler, bu şiirde isyansız bir
kabulün, her türlü redde karşı dibinde sessizce beklenilen amor fou’nun işaretçileridir.
Sarsıntılı temaşa. Bir omuz kamerasıyla hayatın
içinde dolaşıyor Güçlü. Ancak hayatı süzen ve şiirde beliren özel imajları
yakalayan ve sarsıntılı bir kamera bu. “Vezneciler kız öğrenci yurdu dağılıyor”
bu olağan görüntüyü gerçekdışı ile tamamlıyor “üzerime duvarlar öre öre”. O
zaman şaire sabotajcı olmak hakkı doğuyor. Bu duvarlara yumruk atılamıyorsa şiirsel
estetizmin içine kir, çamur ve cürufat boca edilecektir. Şiirlerden birinin adı
“Çamur”dur. Dehşetler İçerisinde’nin
kapak görseli ortasından ayrılmış bir böceği andırmaktadır. Bu evrende Yeşim,
Asena, Ahu birer böcek adıdır. Virüsler, kötü kanlar, bulaşıcı hastalıklar,
bedenin sıvıları, pas, çöp ve atık şiirde cirit atmaktadır.
(...) Onun şiirinde insanlara güzel görünmeye çalışmayan, kabul için çalışmayan, dili muhatabı için süslemeyen, söz sanatsız, “kılıksız” tavrı bu nedenle önemli. Mesajı yok, talebi yok, herhangi bir yüceliğin temsil aracı kılmıyor kendini ve sözünü. Sözünü, olabildiğince “yararsız” kılıyor. Kimsenin işine yaramamak üzere şiir yazmanın, şiiri özerk kılmanın bir yolu da bu.
(Bu yazının tamamı, Hece dergisinin 2016 Şubat sayısında yer alıyor.)